HERMANN HESSE İLE TANIŞMA
Herkese merhaba,
Aslında bu blog dokuz on sene önce açılmıştı fakat istenilen şekilde yazılar yazamadığım için bir süre sonra yayımladıklarımı kaldırdım.Dün gece dedim ki neden tekrar dönüş yapmayasın.Ve gece bittirdiğim Siddhartha ile blog açılışı yapıyorum.
Peki sadece kitap mı olacak? Hayır:)Kitap,kahve,çay,film,tiyatro,senfoni konserleri ve daha niceleri olacak.Bir nevi teknolojik günlük.Hem Eskişehir'de neler yapılır onlar da olur:)
Hesse bu kitabı için şöyle diyor;tüm dinlerde,insanların benimsediği tüm inanış biçimlerinde ortak olan yanı,tüm ulusal ayrımları aşan,tüm ırkların,tüm bireylerin benimseyebileceği şeyi yakalamaya çalıştım.Gerçekten de o kadar ortak noktalar vardı ki istediğin şeye inanabilirsin,inanmaya da bilirsin ama hep bir yoldan geçiyorsun.Bence Siddartha tam bir insan yolculuğu hikayesi,insanın kendi içine yolculuğu,tüm çevresindeki faktörlere rağmen.
Peki bu kitap neden okunmalı?Bu kitap kendine yolculuğa başladıysan ya da artık bazı şeyler senin kontrolünden çıktıysa bu kitapla kendine gelebilirsin.
Peki nasıl okumalısın?Sessiz bir gecede ya da sessiz bir sabahta zihninde kendinle dans ederken bu kitaba başlarsan güzel mesajlar verir bu kitap.Yanına da bir klasik müzik açarsan yol alırsın sende Siddharta gibi.
Şimdi birkaç tane çizdiğim cümleleri paylaşacağım belki bu cümleler sizi çağıracak bu kitaba:)
"Tacirlerin ticaretle uğraştığı,prenslerin avlanmaya gittiğini,yaslıların ağlayarak sızlayarak ölülerinin yasını tuttuğunu,fahişelerin gelip geçenlere kendilerini peşkeş çektiğini,hekimlerin hasta tedavisiyle uğraştığını,rahiplerin ekin ekilecek günü saptadığını,sevgililerin seviştiğini,annelerin çocuklarını emzirdiğini gördü,ama bütün bunlar gözlerinin bakışına değmeyecek şeylerdi,hepsi yalan söylüyordu,hepsi pis pis kokuyor,yalan dolan kokuyor hepsi,hepsi soyluluk,mutluluk ve güzellik bağışlayan şeylermiş gibi sahte bir izlenim uyandırmaya çalışıyordu,ama her şey gerçekte çürüyüp kokuşmaydı yalnızca.Dünyanın acı bir tadı vardı.Eziyetti yaşamak."(sayfa 23)
Dünyada olduğundaki acıyı ne kadar güzel anlatıyordu,gördüklerini,hislerini...
"İçki içen biri duyarlılığını kaybeder kaybetmeye,kısa süre kaçıp kurutulur acılardan,dinlenir,ama sonunda bu kuruntudan dönüp geriye,her şeyi bıraktığı gibi bulur,ne bilgeliği artmış,ne yeni bilgiler edinmiş,ne eskiden birkaç basamak daha yukarı çıkmıştır."
"Hastaydı dünya çünkü ve yaşama katlanmak zordu..."
"Sonuna kadar çekilmemiş ve çözüme kavuşturulmamış çileler dönüp geliyor,boyuna aynı çileler çekiliyordu."
Bir nevi yaşattığını yaşıyordu Siddhartha.
Akıcı ve duru anlatımıyla çok güzel bir romandı.Okumadan önce çekincelerim vardı fakat iyi ki okumuşum diyorum.
Herkese mutlu haftalar:)
Aslında bu blog dokuz on sene önce açılmıştı fakat istenilen şekilde yazılar yazamadığım için bir süre sonra yayımladıklarımı kaldırdım.Dün gece dedim ki neden tekrar dönüş yapmayasın.Ve gece bittirdiğim Siddhartha ile blog açılışı yapıyorum.
Peki sadece kitap mı olacak? Hayır:)Kitap,kahve,çay,film,tiyatro,senfoni konserleri ve daha niceleri olacak.Bir nevi teknolojik günlük.Hem Eskişehir'de neler yapılır onlar da olur:)
Hesse bu kitabı için şöyle diyor;tüm dinlerde,insanların benimsediği tüm inanış biçimlerinde ortak olan yanı,tüm ulusal ayrımları aşan,tüm ırkların,tüm bireylerin benimseyebileceği şeyi yakalamaya çalıştım.Gerçekten de o kadar ortak noktalar vardı ki istediğin şeye inanabilirsin,inanmaya da bilirsin ama hep bir yoldan geçiyorsun.Bence Siddartha tam bir insan yolculuğu hikayesi,insanın kendi içine yolculuğu,tüm çevresindeki faktörlere rağmen.
Peki bu kitap neden okunmalı?Bu kitap kendine yolculuğa başladıysan ya da artık bazı şeyler senin kontrolünden çıktıysa bu kitapla kendine gelebilirsin.
Peki nasıl okumalısın?Sessiz bir gecede ya da sessiz bir sabahta zihninde kendinle dans ederken bu kitaba başlarsan güzel mesajlar verir bu kitap.Yanına da bir klasik müzik açarsan yol alırsın sende Siddharta gibi.
Şimdi birkaç tane çizdiğim cümleleri paylaşacağım belki bu cümleler sizi çağıracak bu kitaba:)
"Tacirlerin ticaretle uğraştığı,prenslerin avlanmaya gittiğini,yaslıların ağlayarak sızlayarak ölülerinin yasını tuttuğunu,fahişelerin gelip geçenlere kendilerini peşkeş çektiğini,hekimlerin hasta tedavisiyle uğraştığını,rahiplerin ekin ekilecek günü saptadığını,sevgililerin seviştiğini,annelerin çocuklarını emzirdiğini gördü,ama bütün bunlar gözlerinin bakışına değmeyecek şeylerdi,hepsi yalan söylüyordu,hepsi pis pis kokuyor,yalan dolan kokuyor hepsi,hepsi soyluluk,mutluluk ve güzellik bağışlayan şeylermiş gibi sahte bir izlenim uyandırmaya çalışıyordu,ama her şey gerçekte çürüyüp kokuşmaydı yalnızca.Dünyanın acı bir tadı vardı.Eziyetti yaşamak."(sayfa 23)
Dünyada olduğundaki acıyı ne kadar güzel anlatıyordu,gördüklerini,hislerini...
"İçki içen biri duyarlılığını kaybeder kaybetmeye,kısa süre kaçıp kurutulur acılardan,dinlenir,ama sonunda bu kuruntudan dönüp geriye,her şeyi bıraktığı gibi bulur,ne bilgeliği artmış,ne yeni bilgiler edinmiş,ne eskiden birkaç basamak daha yukarı çıkmıştır."
"Hastaydı dünya çünkü ve yaşama katlanmak zordu..."
"Sonuna kadar çekilmemiş ve çözüme kavuşturulmamış çileler dönüp geliyor,boyuna aynı çileler çekiliyordu."
Bir nevi yaşattığını yaşıyordu Siddhartha.
Akıcı ve duru anlatımıyla çok güzel bir romandı.Okumadan önce çekincelerim vardı fakat iyi ki okumuşum diyorum.
Herkese mutlu haftalar:)
Yorumlar
Yorum Gönder